top of page
aydanbayir

Sen bakarken soyunamıyorum


Dr. Brene Brown, "Mükemmel Olmamanın Hediyeleri" isimli kitabında, araştırmaları süresince yapmış olduğu röportajlarda şaşkınlıkla keşfettiği bir veriden bahsediyor; hepimizin duygu sandığı umut, esasında bir düşünüş biçimidir.

Umutlu hissetmekten çok umutlu bir biliş sürecine sahip olabiliyoruz yani. Bu çıkarımı yaparken Brown aynı zamanda, Kansas Üniversitesi'nden C.R Snyder'in çalışmasından da yararlanıyor. Snyder'e göre ise umut şu koşullarda vücut buluyor;

-Gerçekçi hedefler belirleme kabiliyetine sahip olduğumuzda

-Bu hedeflere nasıl ulaşacağımızı bildiğimizde (esnekliği koruyabilme ve alternatif rotalar geliştirme yeteneği dahil )

-Kendimize inandığımızda

Yani hedeflerimiz, ruhsal esnekliğimiz ve özgüvenimiz aynı potada eritildiğinde umutlu bir kimse olarak tanımlanabiliyoruz.

Burada bana kalırsa, beklenti ile umudu ayıran önemli bir kriter var ki, o da ruhsal esneklik (resillience) ve olabilecek olumsuzluklara karşı hazırlıklı durabiliyor olma.

Hayatımın nerdeyse her aşamasında yüzlerce kez sağlamasını yapmama rağmen zaman zaman unuttuğum ve hatırladığımda hayatımı akışkan hale getiren bir denklem var; beklenti içinde olduğum şey gerçekleşmiyor. Bu adeta, umut üçlemesinin içinden ruhsal esnekliğin çıkmış hali gibi. Daha açık olmak gerekirse, bir hayal kuruyorum, o hayalin olmaması ihtimalini tamamen yok sayıyorum ve olmayınca da "neden?" sorusunu isyankar bir biçimde soruyorum. Yaşadığım şey ise bence el yapımı bir hayal kırıklığı. Çünkü hayalin gerçekleşmeme ihtimaline karşı dirayetli ve gerçekçi olmazsanız ızdırabı kendiniz yaratırsınız.

Yüksek lisanstan döndüğüm dönemde mindfulness hocası olan bir arkadaşımla Skype görüşmesi yapmıştım. Onlarca beklentimi ve bunların yarattığı endişelerimi sıraladıktan sonra o, durdu ve dingin bir ses tonuyla; "Aydan, ağacın dallarını çekiştirerek uzatamazsın." dedi. Bazı cümleler derinliğini basitliğinden alır. Bunun gibi.

Yani umutla ektiğin ağacı beklentiyle çekiştirme. Arkanı döndüğünde büyüyecek. Hep de böyle oldu.

Önceki yazım belirsizlikle ilgiliydi. Bu denklemi hatırladıktan sonra eski belirsizlikler akıl almaz biçimde çözümlendi ve tabi ki doğal biçimde yerlerini yenilere bıraktılar. Belirsizlikle kavga etmemek, çözülmesini umut etmek ve mükemmeliyetçi beklentiler içine girmemek; işte bütün mesele bu.

Bu görünmez kuralın işleyişine sizler de şahitlik ettiniz mi bilmiyorum. Ama gerçeküstü beklentilerle umut arasında bir seçim yapmak isterseniz lütfen umudu seçin. Ve evrenin şu sözüne kulak verin;

"Beklemekte olduğun şey, ancak onu unuttuğunda gerçekleşir. Bu evrenin "Sen bakarken soyunamıyorum." deme şeklidir.

Ben kefilim.

Sevgiler,

aydan


533 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page